Medya ve Narsisizm ‌ 

MEDYA VE NARSİSİZM

SOSYAL MEDYANIN İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

 

İletişim alanlarında yaşanan teknolojik gelişmeler ile birlikte insanların iletişim kurabilmesi için sosyal ağlar kuruldu. Bu sosyal ağları insanlar başlarda sadece tanıdığı insanlar ile etkileşim kurmak için kullanıyorlardı. Sosyal ağlar aracılığı ile çevresinde tanıdığı kişileri, arkadaş olarak ekleyerek gündelik yaşamda yaptıklarını ve düşüncelerini yayımlayabiliyorlardı. İlerleyen zamanlarda sosyal medyanın büyümesiyle birlikte sosyal ağlarında popülaritesi arttı. İnsanlar artık tanıdıkları çevrelerinden çıkıp tanımadıkları insanlar ile etkileşim kurarak arkadaş olmaya başladı ve aslında fark etmeksizin dijital bir çağ başlattık. Sosyal medya kullanımı, bireylerin potansiyel çevresini büyüterek, ulaşılabilirliği en üst seviyeye taşıdı. İşte bu noktadan sonra narsisizm eğilimi olan kişilerin tetiklenmesi başlamaktadır. Narsisizm; kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılıktır. Bireylerin sosyal medya platformlarında fotoğraf ve video paylaşımları, sosyal hayatlarını ortaya koyma çabası arttıkça takipçi sayısı ve beğeni sayıları yükseldi. Takip ediliyor olmak, insanların senin sözünü dinliyor olması, hayatını merak ediyor olması ve bu meraklarına karşılık senin hayatın hakkında soru sorması, daha çok etkileşim görmek, beğeni almak kişilerin Narsisizm (özseverlik) duygularını arttırmaktadır. Kişinin kendisini daha önemli ve mükemmel hissetmesine yol açmaktadır.

 

Az bir kitleye sahip olmak ve beğeni almamak narsisizm kişilik bozukluğu olan kişiler için kendi iç dünyalarında büyük bir yıkım yaratarak sosyal medyaya olan bağımlılıklarını aslında daha fazla arttırmaktadır. Çünkü; bireyler daha fazlasının peşine düşerek bütün zamanlarını sosyal medya odaklı geçirmeye başladılar. Kim daha çok talep ve arzu görüyorsa kişilikler onlar olmaya ve devamında ki toplulukta onların kopyası olmaya başladılar. Kişi her zaman daha çok görülmeye çalışır, daha çok görülmek için daha fazla paylaşım yapar. Örneğin; Popülaritesi yüksek mekanlara gitmek, herkesçe beğenilen markalardan giyinmek, gezdiği yerlerde gördüklerini anı olarak hafızasına kazımak yerine en iyi çekimi yapıp sosyal ağlara koyarak daha fazla beğeni alma çabasına girişiyorlar böylelikle kişiler kendileri için yaşamayı bırakarak bir başkaları için yaşamaya başlıyorlar. Kim olduğun değil, kim olarak gözüktüğünün önemli oluyor ve bireyler hayatlarını kendisine ve çevresine özel yaşamak yerine hayatlarının her anında paylaşım yaparak aslında fark etmeden birçok kişiyle yaşamaya başlıyorlar.

 

Sosyal medyanın kişilerde yarattığı ‘’kopya’’ sadece bunlarla sınırlı kalmıyor tabii ki. İnsanlar birbirlerinin aynısı olmaya çalıştıkça güzellik, estetik ve görünüşte tek tip bir hal alıyor. Bu tabii o an ki popülarite algısına göre değişkenlik gösterebiliyor. Genel olarak şu an sosyal medya platformlarında ravet gören insan tiplemesi; İnce bel, güzel bacaklar, badem gözler, büyük kalçalar, dolgun dudaklar, kaslı vücutlar, uzun boylar… Peki herkes bu vücutlara sahip mi? Hayır. Şimdi dışarıya çıksak bin bir farkı suratlarda ve vücutlarda insanlar görebiliriz. İşte sosyal medyada beğenilme arzusu burada da insanın kendi bedenini kabul etmeyip, insanların beğenilme radarlarına girebilmek için fotomontaj programları ve estetik ameliyatlarını devreye sokuyor. Bu da büyük bir psikolojik rahatsızlık doğuruyor insanlarda.

 

Yabancı birçok insanın birbirlerini takip edebilmesiyle birlikte sosyal medya platformlarında yorum yapabilme, beğenme, mesaj atabilme özellikleri de birbiri arkasına geldi. Bu da yüzünü hiç görmediğin, duygularını yüzünden okuyamadığın insanlara istediği gibi yorum yapabilmeyi aslında kolaylaştırdı. Çünkü kalp kırmak, tabiri caizse istediğin gibi yorum yapabilmeyi insanlar kendi üzerinde kendisine bir hak olarak tanıdı. Ve artık maalesef ki insanların düşünceleri bir başkalarının üzerinde büyük bir etki yarattığı için bu getirilen yenilikler ve insanların kendilerine tanıdıkları haklar bir başkaları üzerinde psikolojik tahribatlar bırakabiliyor.

 

Sosyal medya kişilere kendi kimliklerini yaratma imkânı da sunar. Tüketim alışkanlıklarını göstererek, aile ve arkadaş bilgilerini istediği gibi oluşturarak ve bunu sosyal medya platformlarında istediği gibi göstererek bireyler görünmek istediği kişilik kimliklerini yaratırlar.

 

Eğer ki bir birey tüm hayatını yukarıda bahsettiğim gibi sadece sosyal medya hesaplarına göre yaşıyorsa eğer durum sanıldığı kadar sağlıklı değildir. İnsanların bu kadar sosyal medyayı kullanması ‘ben buraya gittim, ben bunu yaptım, ben bu fotoğrafta daha güzel çıktım’ gibi düşünce ve davranışlarla insanları benmerkezciliğe itmektedir. Narsisiz kişilikleri tetiklenmektedir. En güzel/yakışıklı olduğunu, en mükemmel ve iyi hayatın kendisinde olduğunu düşünür. Yaptıkları işleri daha çok ön plana çıkarmaya çalışır çünkü her zaman en başarılı insan olarak kendisini görür. Aslında kişiler bu tarz paylaşımlarıyla birlikte kendilerini yüceltirken ne kadar başarılı olduklarını diğer insanlara gösterirken içten içe ben yaptım ve siz yapamadınız demektedir. Ve kişi paylaşımlarıyla bunu diğer insanlara göstermeye çalışır.

 

Sözlerimin sonuna gelirken son bir cümle ile bu yazımı sonlandırmak istiyorum. Herkesin bir birey olarak kişilikleri, güzel yürekleri ve topluma kazandırdığı bilgi ve beceriler ile ortaya çıkması dileğiyle…